30 Nisan 2010 Cuma

Göz ve Kollar


İnsanın inşası Freudçu anlamda nasıl bir üst benin talimatları doğrultusunda idin dizginlenmesiyle mümkünse dünyanın da dizginlenmesi gereken yıkıcı güçleri vardır. Dünyanın kurulması ancak yıkıcı güçlere karşı bir mücadeleyle mümkün olmuştur. Eliade’nin dediği gibi bir evin, kilisenin, köprünün inşası sırasında verilen kurban, dünyanın doğumu için zaman öncesi zamanda verilen kurbanın, insani düzlemde taklidinden ibarettir. Bir dünyada inşa edilecek her şey kalıcılığını bu yıkıcı kaotik güce karşı düzen getirici kurucu kozmik bir eyleme bağlıdır.

Eski Hindistan’da bir yapı inşa edileceği zaman önce temelde hangi noktanın dünyayı taşıyan yılanın başına denk geldiği tespit edilir. Daha sonra hazırlanan bir kazık bu noktaya, yılanın başını sabitleyecek şekilde çakar. Temel taşı bu kazığın üzerine yerleştirilir. Bu eylemin ilkörneği; kaosu, biçimlenmemiş güçleri, dünyanın yapılı olmasını, düzenli kalmasını engelleyen güçleri simgeleyen yılanı öldüren İndra’nın Rigveda’da anlatılan işlerinde görülür. Başbilge tanrı İndra, doğduğunda gücüyle diğer tanrılara üstünlük kurar, titreyen yeryüzün, sallanan dağları sağlamlaştırır, geniş gökyüzünü desteklerle sağlamlaştırır, yılanı öldürür, ifritleri köle yapar. Bu şekilde doğanın vahşi güçlerini denetimi altına alır, “gök ve yer onun önünde eğilirler; hiddetinden dağlar bile korkar.” Güneşi ve şafağı yaratan odur, suları yöneten odur, bütün atları, arabaları, köyleri ve sürüleri o yönetir. Hareket eden her şeyin ardında o vardır. “Her şey onun yansımasıdır.”

Zeus egemenliğini kurana kadar Uranus’un çocukları Devlerle savaşır ve onları yenilgiye uğratır. Ancak düzen kurmak salt kaba güce sahip olmakla başarılabilecek bir şey değildir. Aynı zamanda kıvrak bir zekâ gerekmektedir. Prometheus, Zeus’un safına geçip ona kurnazlığı, yani metis’i verir. Gaia, Zeus’a savaşı kazanması için Devlerle akraba olan ama onların safında yer almayan ve etkisiz hale getirilmiş üç Tepegöz ve üç Yüzkollu (Kottos, Briareus, Gyes) ile ittifak yapmasını öğütler. Bu dev tanrılar doğanın yıkıcı güçleridirler ama Zeus düzeni kurmak için bu yıkıcı güçlerle işbirliği yapar; onları boyunduruktan kurtarır, onlara ölümsüzlük yiyeceği ve içeceği verir ve onlar da Zeus’un yanında yer alırlar. Tek gözlü Tepegözler ona karşı konulmaz bir silahı, yıldırımı vereceklerdir. Yıldırım etkili bir ışık, yakıcı bir ateş topudur. Tepegözlerin tek gözleri ile aydınlatıcı ve yakıcı ışık olarak yıldırımla işbirliği tesadüfi değildir. Yıldırım Antik çağın görme kuramını yansıtır bir şekilde bakıştaki aydınlatıcı ve yakıcı bakıştır.

Zeus hem Tepegözlerin gözleri, Yüzkolluların kolları hem de Prometheus’tan aldığı kurnazlıkla Devleri yere serer, Yüzkollular üstlerine koca koca kayalar yığar. Onları öldüremez çünkü ölümsüzdürler ama etkisiz hale getirmeyi başarır. Onları yer altında Tartaros’a hapseder.

Göz; yaratıcılık, arzu ve hayal, Kollar ise bu arzu ve hayal doğrultusunda yapma, uygulama yetisidir.

1 yorum:

  1. bir üniversite genci için okunmaya değer, entellektüel birikimine katkı yapabileceği yazılar. teşekkürler.

    YanıtlaSil