4 Ocak 2010 Pazartesi

Habil-Kâbil

Dolaylı Hayvan'da Habil-Kâbil mitini yorumlarken iki kardeşin bir karşıtlığa tekabül ettiğine dikkat çekmiş ve ikisi arasındaki kavganın temelde iki ayrı üretim biçimi ve bunlara ait kültürel ve dinsel değerler olduğunu savunmuştum. Sümer kaynaklı benzer bir mite de dikkat çekmiştim. Değerli bir mit araştırmacısı olan Joseph Campbell'in birkaç ay önce yayımlanan Mitolojinin Gücü isimli harika söyleşisinde, benim Dolaylı Hayvan'da ortaya koyduğum Habil-Kâbil yorumunu destekleyen fikirler bulmak heyecan verici oldu. Joseph Campbell bu uzun söyleşiyi, Bill Moyers ile 1985 ve 1986 yıllarında yapmış. Campbell iyi ve galip ikinci oğula dikkat çekerek şöyle diyor:

"İkinci oğul sonradan gelendir, yani Yahudilerdir. Büyük oğul ya da Kenanlılar orada daha önceden beri yaşamaktadır. Kabil tarım temelli şehrin bulunduğu konumu temsil eder." (s. 142)

Campbell, gökten düşen ve ikiz çocuklar doğuran bir kadına ilişkin İrokua mitini yorumlarken Habil-Kâbil meselesini anlamamıza ışık tutan şu sözleri söylüyor:

"İkizler iki karşıt ilkeyi temsil eder.... İrokua hikâyesinde ikizlerden birisi Tomurcuk ya da Bitki çocuktur, diğerinin adı ise çakmaktaşı’dır.... Burada Çakmaktaşı ve Bitki çocuk iki [ayrı] geleneği temsil eder. Çakmaktaşı hayvanları öldürmek için bıçak olarak kullanılır, bu yüzden adı Çakmaktaşı olan ikiz, avlanma geleneğini temsil eder. Bitki çocuk ise tabii ki tarım ilkesini temsil eder.
Kitabı Mukaddes geleneğinde, bitki cocuk Kabil, Çakmaktaşı çocuk ise bir avcıdan ziyade hayvancılık yapan Habil’dir. Bu yüzden Kitabı Mukaddes’te tarımın karşısında hayvancılık vardır ve nefret edilen taraf tarım tarafıdır. Bu, tarım kültürü dünyasına gelen ve topraklarını zaptettikleri halkları karalayan bir avcılık ya da hayvancılık halkının mitidir." (s. 142)

2 yorum:

  1. Habil Kabil miti ilk cinayeti anlatır, bu açık. Ama bir yandan da bu dünya üzerindeki ilk insan ölümü değil midir? Hatta cesedi ne yapması gerektiğini bile kargadan öğrenmez mi ilk katil? Bana bu nokta hep ilginç gelmiştir; yani cinayet işlenmese ilk ölüm nasıl anlatılacaktı acaba?

    YanıtlaSil
  2. Habil'in başına yıldırım düşmesi bir çözüm olabilirdi örneğin. Ya da Habil, kardeşi Kabil ile göle yüzmeye gider ama Habil boğulurdu. Fakat bu ve benzeri durumlarda ölüm doğadan, dolayısıyla tanrıdan gelirdi, insanın bir sorumluluğu olmazdı. Oysa mesele, cennet bahçesinden dünyaya açılan insanın büyümesi, kendi hayatının ve kendi doğasının sorumluluğunu üstlenmesidir. Dolayısıyla ilk cinayet, yani insan eliyle gerçekleşen öldürme olmasaydı, Suç ve Ceza, Yasa ve İhlal doğmazdı (zaten bunun böyle olacağı yasağın cennetteki ilk ihlaliyle belli olmuştur, ilk cinayet bunun bir sonucudur). İlk cinayet şunu da gösteriyor aynı zamanda: insan kendi benliği üzerinde tam bir denetime sahip değildir. İlk cinayet, hayatı boyunca, tarih boyunca onun kendisiyle uğraşacağını, kendisiyle bir savaşım içinde olacağını da ifade ediyor. Uygarlık denilen şey bu bastırma kültürünün ta kendisi olarak ifadesini bulmaz mı Freud'da. Öyleyse Kabil'in; Suç ve Ceza, Yasa ve İhlal gibi kavram çiftlerinin doğması ve ilksel bütünlüğün ikiye bölünmesi için verilen ilk kurban olduğu söylenebilir. önce Adem ikiye bölünüp ilk karşıt cins çiftini oluşturmuştu. Şimdi de onların "evladı" iyi ve kötü olarak, suçlu ve masum olarak, Habil ve Kabil olarak ikiye bölünmektedir. Ölüyü gömme işinin kargadan öğrenilmesi, oğulun, ölme-öldürme gibi karşıtlıkların dünya denilen yerin doğasında olduğunu, bundan kaçış olmadığını görmesidir. Bu kader nasıl aşılacaktır, başlangıçtaki cennetsel bütünlüğe nasıl ulaşılacakıtır? Bu soruların yanıtı, Baba'nın Oğul'a verdiği yasadadır.

    YanıtlaSil