30 Nisan 2010 Cuma

Göz ve Kollar


İnsanın inşası Freudçu anlamda nasıl bir üst benin talimatları doğrultusunda idin dizginlenmesiyle mümkünse dünyanın da dizginlenmesi gereken yıkıcı güçleri vardır. Dünyanın kurulması ancak yıkıcı güçlere karşı bir mücadeleyle mümkün olmuştur. Eliade’nin dediği gibi bir evin, kilisenin, köprünün inşası sırasında verilen kurban, dünyanın doğumu için zaman öncesi zamanda verilen kurbanın, insani düzlemde taklidinden ibarettir. Bir dünyada inşa edilecek her şey kalıcılığını bu yıkıcı kaotik güce karşı düzen getirici kurucu kozmik bir eyleme bağlıdır.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Glossolalia ve Şatah

Glossolalia kelimesinin etimolojisine baktığımızda iki kelimeden oluştuğunu görüyoruz: Gr. glossa (dil) ve lalia (konuşma). Kelime ‘diller konuşma’ anlamına geliyor. Kişi genellikle vecd halindeyken bilmediği bir dilde kelimeler söyler veya kelimeye benzer sesler çıkarır. Burada dil ile konuşan özne ilişkisi tersine dönmüş gibidir. Yani normal şartlarda insan bir dil konuşurken, glossolalia denilen olayda, dilin insanı konuşturduğu söylenebilir; başka bir deyişle insan burada özne değildir, edilgin bir şekilde bir dilin seslendirilmesine aracılık etmektedir. Bu da söz konusu görüngünün “kutsal” sayılmasının nedenidir.

Bu hadiseye ilişkin ifadeler İncil’de geçiyor ve Tanrı’nın varlığının ve etkisinin bir kanıtı olarak gösteriliyor. İncil’in Elçilerin İşleri kitabında şöyle deniyor: “Pentikost Günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu. Ansızın gökten güçlü bir rüzgârın esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler. İmanlıların hepsi Kutsal Ruh’la doldular, Ruh’un onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar (2:1-4). Yine I. Korintliler’de (12:10, 12:28) Kutsal Ruh’un insanlara verdiği yetilerden söz ederken “kimine çeşitli dillerde konuşma” yetisi verdiğinden söz edilir. AnaBritannica ansiklopedisinde Eski Ahit’ten de örnekler gösteriyor (I Samuel 10:5-13, 19:18-24; II. Samuel 6:13-17; I. Krallar 20:35-37) ama incelendiğinde bunların glossolalia ile bir ilgisi olmadığı görülür, söz konusu örneklerde “kehanette bulunmak”tan söz ediliyor. Kehanetin kehanet olması için, her ne kadar ifadeler kapalı da olsa bilinen bir dilde söylenmesi gerek.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Sinemasal Bir Gösterge: Terlik/Ayakkabı


Terlik veya ayakkabılar eşikle veya sınırla ilişkilidir. Zira onların yeri ya kapı eşiğinin hemen önü veya arkasıdır. Sınır, bilinen dünya ile bilinmeyen dünyayı birbirinden ayırır. Bu nedenle bir endişe ve kuşkuya işaret eder, dolayısıyla sırla ilişkilidir.

 “Kulaksız Hoiçi’nin Hikayesi”nde (Masaki Kobayashi, Kwaidan, 1964) Hoiçi’nin bir kapı eşiği önünde duran terlikleri, onun mekânın içindeki varlığına işaret eder. Buna dikkat çekilir, çünkü Hoiçi'nin söz konusu mekânda bulunuşu beklenmedik ve zamansızdır. Zira geceleri ruhlar tarafından biva çalmaya zorlandığı için gündüzleri uyumak durumunda kalmaktadır; yani geceleri yaşayıp gündüzleri uyuyan bir hayalete dönüşmeye başlamıştır. Terlikler, içerideki Hoiçi’dir; onun tuhaf, kuşku uyandırıcı bir şekilde içeride bulunuşudur. Bir sırra, saklanan bir gerçeğe dikkat çekerler. Hoiçi'nin ruhlara karışmasının bir işaretidir. Terlikler şunu söylerler adeta: Hoiçi, yani bu terliklerin sahibi burada, evde; bedenen burada ama ruhu bir parçasıyla ölüler evinde, artık bir parçasıyla oraya ait.