31 Mart 2010 Çarşamba

Axiwalic Harikalar Diyarında

Lewis Carroll’un metni, aşağıda yer alan Güney Kaliforniya bölgesine ait bir Çuvaş masalındaki kimi motifler bakımından benzerlikler gösteriyor:


Çok uzun zaman önce, burada Axiwalic isminde veremli bir kişi yaşamış. Hastalığını iyileştirmek için çok sayıda ilaç almasına karşın bunu başaramamış. Bir süre sonra hastalığının çok vahim olduğuna ve asla iyileşemeyeceğine ilişkin bir ümitsizliğe kapılmış. Bu çok tuhafmış, çünkü Axiwalic bir büyücüymüş. Kendini iyileştirmek için yaptığı birçok denemede bütün gücünü bir araya toplamış ama sonunda, başka yapılacak birşey kalmadığına karar vermiş ve ölmek için bir yer aramak üzere köyünden ayrılmış.

Denize doğru gitmiş, kıyı boyunca yürümeye başlamış. Hava kararınca dinlenmek için durmuş ve oturup beklerken dikkat çekici bir şey görmüş. Yakındaki sarp kayalıktan bir ışık çıkmış; ışık, içinden çıktığı kayanın yakınlarında dolanmış ve sonra tekrar kayaya girmiş. Axiwalic bu küçük ışığa karşı hayranlık duyarak olduğu yerde otura kalmış. Çok geçmeden ışık bulunduğu yerden tekrar çıkmış ve hasta adam kendi kendine şöyle demiş: “Onu yakalayacağım; gücümle onu ele geçireceğim.”

Işık o zaman ona doğru çekilmiş ve Axiwalic bir mendille pervane böceği yakalar gibi büyücülüğüyle yakalamış ışığı. O zaman küçük pelepel (pelepel genç bir adama benzer ama bir ışık gibi parlar) ‘bırak beni gideyim’ diye bağırmış. Evine geri dönebilmek için serbest bırakılmayı istemiş.

Axiwalic bunu duyunca evine kadar ona eşlik etmesine izin vermesi için pelepel’e yalvarmış. Fakat pelepel hasta büyücüye bunun olanaklı olamayacağını söylemiş ve şöyle demiş: “Sen şu küçük delikten geçemezsin ki”

Axiwalic bunu duymazlıktan gelmiş. Kendisini beraberinde götürmedikçe pelepel’i serbest bırakmayacağında ısrar etmiş. Ardından müthiş bir tartışma başlamış. Hararetli tartışma bir kızışmış bir durulmuş ama Axiwalic ısrarından vazgeçmemiş. Sonunda pelepel susmuş ve hasta adamı sarp kayalıktaki küçük deliğe almayı kabul etmiş.

Ve böylece yolculuk başlamış. İkisi de deliğe girmişler ve Axiwalic kendisini pelepel’le birlikte uzun bir tünelde ilerlerken bulmuş. Tünelin sonunda, büyük bir eve ulaşmışlar ve evin içine girdiklerinde küçük ışık pelepel birden ortadan kayboluvermiş.

Axiwalic oturmuş ve nerede olduğunu anlamak için çevresine bakınmaya başlamış. Büyük evin içinde birçok hayvan görmüş. Yerde hareketsiz bir şekilde uzanan yaşlı bir geyik hemen yanıbaşındaymış ve başının çevresindeki dolu bulutuyla onun gibi hareketsiz duran bir kunduz varmış. Daha birçok geyik ve kuş da oradaymış, ama hiçbiri onunla konuşmuyormuş.

Kısa bir süre sonra, daha pek çok hayvan büyük eve gelmişler; dört ayağının üzerinde yürüyen bütün canlılar –çakallar, ayılar, vaşaklar, ve daha birçok hayvan. Bütün dört ayaklı yaratıklar, üzeri tamamen bokla kaplanana kadar onun üzerine sıçmışlar. Kımıldamadan duran diğer canlıların, Axiwalic orada oturup olanları sessizce izlerken, çıtları çıkmıyormuş.

Sonunda Yaşlı geyik ona yaklaşıp sormuş: “Burada ne arıyorsun?” Axiwalic yanıtlamış, “Ben hasta bir adamım; iyileşemiyorum.”

O zaman yaşlı geyik Axiwalic’e şöyle demiş, “Şenlik yapacağız ve seni yıkayacağız.”

Böylece dört ayaklı canlılar şenlik için gerekli olan hazırlığı yapmışlar ve her şey tamam olunca onu yıkamak için toplanmışlar. Axiwalic temizlenince iyişleşmiş ve iştahı yerine gelmiş ve yeniden yemek yemeye başlamış.

Sonra Axiwalic’i iyileştiren yaşlı geyik ona, “Şimdi seni kendi dünyana geri göndereceğiz” demiş.

Ve böylece Axiwalic köyüne geri dönmüş. Ama bu kez onu uzun tünel yoluyla yollamamışlar. Bunun yerine, Axiwalic halkının arasına bir ok gibi yayla fırlatılarak geçmiş. Köye gelince herkes onu selamlamış ve neşeli çığlıklar atarak “yaşasın, ölü olduğuna inandığımız Axiwalic iyileşip geri döndü” demişler.

Sonra Axiwalic başından geçenleri anlatmaya başlamış –sarp kayalıkdaki delikten çıkan minik ışığı, tüneli, üzerini pisleten dört ayaklı canlılarla dolu büyük evi, şenliği ve banyoyu, ve yayla geri dönüşünü. Öyküsünü bitirip, köyden ayrıldığından bu yana üç uzun yıl geçtiğini öğrenince çok şaşırmış, çünkü yalnızca üç gündür köyden ayrı olduğunu sanıyormuş.
(Masalı aktaran Joan Halifax, Shaman. The Wounded Healer, s. 12-13.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder