7 Temmuz 2012 Cumartesi

KURUCU AŞK MİTİ -6: Aşk Çocuğu Olarak Evren


Pelasglar, Eski Yunanistan’da Helenistik dönem öncesine ait bir halktı. Pelasglar’ın yaratılış mitine göre, başlangıçta, Kaos’tan her şeyin tanrıçası Eurynome doğdu. Ancak ayaklarını basacak bir yer yoktu. Bunun üzerine gökyüzünü denizden ayırdı ve dalgalar üzerinde dans etmeye başladı. Bu dans, rüzgârı harekete geçirdi. Eurynome etrafta gezinirken bu kuzey rüzgârını yakaladı, elleriyle ovaladı ve onun büyük yılan Ophion olduğunu fark etti. Eurynome, Ophion şehvete kapılıp kendisine sarılıp dolanıncaya ve onunla birleşmeyi arzulayıncaya kadar çılgınca dans etti.

Orfeusçu yaratılış mitine göre de, Rüzgar-tanrı, tanrıça-Gece’ye kur yapar ve onu döller. Siyah kanatlı Gece, gümüş yumurtasını Karanlık’ın rahmine bırakır. Yumurtadan Eros/Aşk ortaya çıkar.

Olimpos dini sistemine göre ise Boşluk’tan yani Kaos’tan Gaia, yani Yeryüzü/Toprak doğar. Cinsiyetsiz Kaos’tan doğan Gaia dişidir. Kendinden başka bir varlık mevcut olmadığından Gaia’nın kendini sevmekten başka çaresi yoktur.

Aşkın iki kişi arasında olduğunu göz önünde bulunduracak olursak, İlk Aşk, Bir’in kendine duyduğu aşk olarak, Bir’in kendi içindeki bölünmesini, yani bilincin kendini idrak etmesiyle "idrak eden" ve "edilen" olarak bölünmesini, "aynı"nın özündeki yarılmayı ifade eder. Bu ilk yaratma faaliyetidir; yani kendinden "başka"sını çıkarma işidir; kendiyle aynı olmadığını, kendiyle özdeş olmadığını anlamak, kendindeki başkayı, kendindeki "kendinden içeri olanı" keşfetmek demektir. İlk Aşk, Ben ile Başkayı, Aynı ile Başkayı ayıran filizlenmedir. Bu ilk filizlenme, dolaysız şekilde kendi kendinden çıkma, kendini kendinden, kendini kendindeki başkadan doğurmadır. İlk kaynak kendisinden kaynaklanır, yani kendi kendisinden doğmak durumundadır. Tanrıça, Büyük Ana olarak her şeyden öncedir; ilk başlangıçtır; her şeyin içinden çıktığı rahimdir; dünyanın gizilgücüdür. Gaia kocasız bir anadır, herhangi bir şeyle birleşmeden kendi karşıt ikizi Uranos’u, yani İlk Babayı, Göğü doğurur.

"Yokluk ve varlık", "doğurgan Boşluk/Kaos", "ilk olmak ve yalnızlık", "narsizm ve kendini yaratma", bunlar tüm evrendoğum anlatılarının kaçınılmaz temalarıdır. Bu mitlerden aşka dair bazı sonuçlar çıkarmayı deneyebiliriz. Belki de her şeyin önce Aşkla, yani kendini sevmekle başladığını söyleyebiliriz. Kendini sevmek ise bir egoizm, bencillik demek değildir. Tehlikeli olan kendini sevmek değil, kendinden nefret etmektir. Kendini sevmeyen birisi, başkasını da sevemez. Bencillik kendini sevme konusunda bir aşırılığı gösterir; sevme işini yalnızca kendisiyle sınırlandırmanın ürünüdür. Bencillik kendini başkaları için biricik ve eşsiz saymanın, sevgiyi başkasıyla paylaşamamanın sonucudur. Bencil olmayan "kendini severlik"te, kişi kendini başkasının aynasında arar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder