1 Şubat 2015 Pazar

insan suretinde hayvan

Bazı geleneklerde hayvanların insan suretine girerek onların arasında yaşayabildiklerine inanılmaktadır. Kuzey Nijerya’da üç-dört yaşlarındaki bir çocuğun fazla yemek yediği halde zayıf kalması, din adamlarınca çocuğun aslında bir insan olmadığı şeklinde yorumlanabilmektedir. Doğaya terk edilen çocuğun bir süre ağladıktan sonra çevresini kolaçan edip etrafta kimselerin kalmadığından emin olduktan sonra bir maymuna dönüşüp ağaçların arasında kaybolacağına veya bir su hayvanı olduğuna kanaat getirilmişse örneğin bir suyılanına dönüşüp nehirde gözden kaybolacağına inanılır. İnsan ve hayvan kolayca birbirlerinin yerini alabilmektedir. Bu dönüşüm yeteneğinin yoğun olarak görüldüğü büyücüler topluluğu, insanlar için korku kaynağıdır.

Avustralyalı Aruntalar arasında, efsanevi devirlerde yaşayan ataların, isimlerini taşıdıkları hayvanlar ve bitkilerle çok yakın bir ilişki içinde olduklarına inanılmıştır. Örneğin Totemi kanguru olan bir adama bazen insan‑kanguru bazen de kanguru-insan denirdi, zira bunlar kolayca birbirine dönüşebilirdi. Bu efsanevi zamanlarda, bugün artık kaybedilmiş güçlere sahip yarı insan yarı hayvan atalar yaşamıştır. Aruntaların totem inancında, her insan, üyesi olduğu topluluğun diğer mensupları gibi totem hayvanının kendisi veya onun dönüşmüş biçimidir. Kabilenin her üyesi, bu ölümsüz yarı hayvan yarı insan ataların sahip oldukları tinsel öz sayesinde dünyaya gelebilmektedir. Kabilenin her bireyi, atasını yeniden canlandıran bir varlıktır.

Birçok totemci toplumda kabilenin ortaya çıkmasını sağlayan ata, yarı insan yarı hayvan ya da yarı bitki olmak üzere melez bir varlıktır. Burada öne çıkan nokta, birey ve türün ayrı değil, aynı anda hep birlikte, iç içe geçmiş olmalarıdır. Hayvan ata tekil bir hayvanın değil bir hayvan türünün kişileştirmesidir. Onun ölümsüzlüğünün sebebi de muhtemelen budur.

Yeni-Fransa’da yaşamış bir Cizvit papazın gözlemine bakılacak olursa, yerliler bir hayvan türündeki tekil hayvanların bir atası, bir büyük ağabeyleri olduğuna inanmaktadırlar. Bu büyük ağabey inanılmaz bir büyüklük ve güçtedir. Örneğin rüyasında su samurlarının en büyüğünü gören kişi bol su samuru avlayacak demektir. Bu “büyük ağabey” türün kişileştirilmiş tanrısı gibidir. Yok edilemeyecek büyüklükte bir varlıktır.

Kaynak: E. Kocabıyık, Dolaylı Hayvan, 2. Basım, 2014, s. 56-57.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder