7 Temmuz 2012 Cumartesi

KURUCU AŞK MİTİ -1-


Ayrılığın karanlığı içinde aşkın hayat suyunu
 Hızır gibi içerek ebedi yaşamak istiyorsan âşık ol

Vasfî

Size bu yazı dizisinde kişisel olarak aşktan ne anladığımı değil, aşktan ne anlaşıldığını, daha doğrusu aşkın ezeli ve ebedi olduğunu savunan kadim düşüncelerden söz etmek istiyorum. Bu düşünceler bugün özellikle geleneksel düşünce kalıplarında varlığını hâlâ sürdürmektedir. Aşk üzerine düşünmek için bu kadim fikirleri anlamaya ihtiyacımız olduğu kanısındayım.

Dünyanın yaratılışına dair bilimsel ve mitsel anlatılardan bahsederek başlamak istiyorum. Filmi fazla geriye aldığımı düşünüyor olabilirsiniz. Evet farkındayım; ama geriye, çok çok geriye gitmemiz gerekiyor. Aşkı anlatmak için evrenin başlangıç noktasına kadar geri gitmek belki kulağa biraz garip geliyor. Fakat ben tam da aşkın, evrendoğum anlatılarının merkezinde yer aldığını göstermek niyetindeyim. Kozmogoni veya başka bir terimle evrendoğum ile başlamaktaki amacım, bu anlatılarda, aşk kavramının varlıkla, oluşla kurulan bağına dikkat çekmek. Evrendoğum mitleri, aşkın –kelimenin tam anlamıyla– evrenselliğine, insanı aşan yönüne, bütün evrene nüfuz etmiş bir ilke oluşuna ilişkin kadim görüşü anlamamız açısından büyük bir önem taşıyor. Aşkın yalnızca insanı başka bir insana değil, aynı zamanda bütün bir varlık âlemine, hayata bağladığına dair fikirlerden söz edeceğim. Bir insanı sevmenin, ona bağlanmanın, onunla bütünleşmenin, onunla tamamlanmanın bütün bir evrenle kucaklaşmak olarak anlaşıldığını göstermeye çalışacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder