7 Temmuz 2012 Cumartesi

KURUCU AŞK MİTİ -12: Aşkı Yaratmak mı, Aşkın Yaratması mı?


Ünlü Hindolog Heinrich Zimmer, Kral ve Hortlak isimli eserinde Hint tasavvurunda Aşk’ın ezeli yanından bahseder: Brahmā, Aşk’ı yarattığında kendisinin (Şiva ve Vişnu ile birlikte) onun kudretine teslim olacağını bilir; bilincin yaratıcı ışığının ve karşı konulmaz cazibenin kişileşmiş hali olan ilahi kadına duyduğu istekle baş edemez. Brahmā maddi dünyayı manevi araçlar yardımıyla, yani meditasyon halindeyken yaratmıştır. Ama meydana getirdiği görüntüleri denetleyemez. Bu görüntüler onu şaşırtır, sersemletir, dengesini bozar. Yine de onlarla yüzleşmeyi başarır; çünkü bu görüntüler, düşman ve yabancı gibi görünseler de sonuçta bizzat kendi özünün ürünleridir.

Anlaşılıyor ki, İlahi kadın ya da Aşk tanrısı en başından beri, Brahmā’nın ruhunun, zihninin derinliklerinde yaşamaktadır. Brahmā’nın yaratıcı kudreti de ondan kaynaklanır. Onun durgun zihin-sularından çıkıp karşısına dikilir. Brahmā’yı meditasyonundan uyandırır. Brahma’nın yarattığı ve üretici enerjisinin bedenlenmiş biçimi olan Aşk tanrısı, bütün varlıklar üzerinde hatta kendi yaratıcısı üzerinde egemenlik kurar.

"Yaratıcı, ezeli ve ebedi tasarıma göre dünyayı kendi içinin bir ayna yansıması olarak yaratırken, onun içinde gizliden gizliye hep faaliyette olan güç Aşk tanrısı mıydı?" diye sormadan edemez Zimmer.

Tanrı’nın yaratması hem aşk eylemidir hem de aşkı yaratan eylemdir. Bütün kainat aşkın çocuğudur. Evren aşkla hayat bulmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder