16 Temmuz 2012 Pazartesi

KURUCU ŞİDDET MİTİ -2: Eril İstibdat—Uranos


Olimpos dini sistemine göre başlangıçta Boşluk yani Kaos vardır. Kaos, Kozmosun karşıtı olarak yıkıcı, düzen bozucu, yok edici yönleriyle bilinir daha çok; ama yaradılışın kökeninde Koas’un doğurganlığını görmek ilginçtir. Karanlık bir boşluk olan Kaos evrensel bir vulva olarak doğurur. Varlık, karşıtı olan Yokluktan doğmuştur.

Hesiodos’un (MÖ 700 civarı) Teogonia-Tanrıların Doğumu isimli anlatısına göre Kaos’tan doğan ilk varlık Gaia’dır, yani Yeryüzü/Toprak. Onun hemen ardından da İlk Eros doğmuştur. Cinsiyetsiz Kaos’tan doğan Gaia dişidir. (Gaia ile birlikte Gece –göğün karanlığı– yani tanrıça Nyks ile onun kız kardeşi ve yeraltı karanlığının kişileştirilmiş biçimi tanrıça Erebos da doğmuştur) Kendinden başka bir varlık mevcut olmadığından Gaia’nın kendini sevmekten başka çaresi yoktur.

Nasıl ki Kaos kendi içindeki saklı başkayı Gaia’yı doğurmuştur. Gaia da kendideki başkayı doğurur. İlk kaynak, kendi kendisinin kaynağıdır. Yani kendini kendisinden doğurmak durumundadır.

Tanrıça, Büyük Ana olarak her şeyden öncedir; ilk başlangıçtır; her şeyin içinden çıktığı rahimdir; dünyanın gizilgücüdür. Gaia kocasız bir anadır, herhangi bir şeyle birleşmeden kendi karşıt ikizi ve kocası Uranos’u, yani İlk Babayı, Yıldızlı Göğü doğurur. Diğer tüm tanrılar Yer ile Göğün çocuklarıdır.

Gaia, eril Uranos’u (Gökyüzü) herhangi bir eril gücün döllemesi olmadan doğurmuştur. Daha sonra eril Dağları (tanrıların yaşayacağı yüksek dağlardı bunlar) ve azgın dalgalarıyla kabaran/dalgalı eril deniz Pontos’u doğurmuştur.

Gaia Uranos’la çiftleşir ve cinsel anlamda hazla kenetlenmişlikleri, ilksel "bütünlük"ün ifadesiydi. Gaia ve Uranos sonsuz an içinde var olmayı kesintisiz bir şekilde sürdürürler böylece. Gaia, bu daimi çiftleşmeden sürekli gebe kalır. Yerin rahminde bir sürü çocuk türer, ama Gök ile Yerin kenetlenmişliklerinden dolayı çocukların çıkacağı bir "dışarısı" yoktur. Rahme hapsolmuşlardır; ta ki, çocuklardan Kronos (Zaman) kendine bir tırpan yapıp babasının fallusunu kesene kadar. [Kronos’un kesip fırlattığı fallustan akan kanlar yere akar ve bu kanlarla Gaia bir kez daha döllenir: bu döllenmeden de "öç tanrıçaları" Erinysler, "parlak zırhlı, uzun kargılı" Gigantlar (Devler) ve Orman Perileri doğar. Kronos hadım edilince, Gaia bu kez Uranostan önce dünyaya getirdiği diğer eril güçle birleşir: Pontos (Dalga) ile birleşmesinden beş deniz tanrısı doğar: Nereus, Thaumas, Phorkys, Keto ve Eurybia.]

Uranos’un hadım edilmesiyle kenetlenmiş çift ayrılıverir; acıyla kıvranan Uranos, Gaia’nın üzerinden kalkar. Mekan ve zaman açılır. Mahsur kalmış çocuklar dışarı çıkar.

Benzer bir Maori (Yeni Zelanda) mitinde, kenetlenmiş Rangi (Gök) ile Papa’nın (Yer) daimi birleşmelerinden doğan çocuklar karanlığa hapsolmuşlardır ve günün birinde yerle göğü birbirine bağlayan "bağı" koparıp babalarını yukarı iterler ve dünya aydınlanır.

Kronos’un diğer kardeşleri eril altı titan (Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetus ve Kronos) ve dişil altı titanittir (Theia, Reia, Themis, Mnemosyne, Phoibe ve Tethys) ve kendi aralarında çiftler oluştururlar. Bunların ardından Kykloplar (Tepegözler: alınlarının ortasında tek bir göze sahiptirler): Arges, Steropes, Brontes (sırasıyla yıldırım, şimşek ve gökgürültüsünü akla getiren isimlerdir bunlar) ve Hekatogkheirler (Elli kafalı Yüz Kollular): Kottos, Briareus, Gyges.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder